16 Mart 2019 Cumartesi

Sıra gecesi sadece sıra gecesi değildir


Urfa'da süre gelen “Sıra Gecesi” geleneği bir terbiye okuludur. Kaynağı insani erdem ve prensipleri benimseme esasına dayanan; insanların kişilik ve ahlak bakımından yetişmelerini amaçlayan “âhîlik” geleneğine dayanan sıra gecelerinin, yöre gençlerinin yetişmesinde çok önemli bir rolü vardır. Bugün değişerek eski prensiplerini kaybetmiş, sıradan arkadaş toplantılarına dönmüş olan sıra geceleri, aslında başlı başına bir disiplindir. 

Eli açık, kapısı açık ve sofrası açık olmak sıra gecelerinin ilk öğretisidir. Kış mevsiminde haftanın belirli günü sırasıyla birinin evinde toplanarak sohbet etmeyi düşünen yakın arkadaşlar, önce bir “Ağa” kararlaştırırlar. Ona “Ağamız” diye hitap ederler. O andan itibaren onun sözü kanun hükmündedir. Toplantının gününü, saatini, dönüşümünü ve neler ikram edileceğini ağa belirler. Bu ikram zengin olsun fakir olsun, sıra arkadaşlarından herkesin sunabileceği çeşittendir. Çoğunlukla çikifte, mırra, çay ve meyvelerden ibarettir. Ancak buna baklava, kadayıf, şıllık, katmer, daş ekmeği, küncülü akıt, şire, palıza gibi tatlı çeşitlerinden biri de eklenebilir. Bunların maharetli ev hanımı tarafından yapılmış olması, ev sahibine itibar kazandırır. Herkes sırasında aynı ikramda bulunur. Ama her ne olursa olsun çikifte ve mırra sıra gecelerinin vazgeçilmezlerindendir. 
İlk gece ağanın evinde toplanılır. Dağılmadan evvel ağa “bir sonraki sıramız falan ağa gildedir”  der ve evlere gitmek üzere kalkılır. Yakınlık derecesine göre evin hanımına ya doğrudan ya da eşinin aracılığıyla şükranlar arz edilir ve böylece bir mevsim devam eder gider. 


Sıra gecesine vaktinde gelinir. Konukları mutlaka ev sahibi karşılar. Oturum mahaline gelen herkes “selamaleyküm”  diyerek oradakileri selamlar. Önceden gelenler de sonradan gelenler için ayağı kalkar ve onları başköşeye davet ederler. Ama her gelen büyük bir tevazu içinde daime alt tarafta oturmaya çalışır. Oturduktan sonra ev sahibi ve önceden gelenler sonradan gelenlere “merhaba” der. Sonradan gelenler de “merhaba” diyerek karşılık verirler. 

Geceye hizmet eden evin gençleri edepli ve saygılı bir şekilde sessizce alt köşede oturur,  dikkatle sohbeti dinler. 

Gece topluluğun genel eğilimi ve havasına göre sosyal, edebi, dini, felsefi, mesleki, ya da mahalli konulardan yapılan sohbetle geçer. Ancak sıra gezenler musikiye meraklı ve çalıp-söyleme yeteneğine sahip kimselerse, klasik ve halk musikisiyle karışık tatlı bir musiki ahengi de gecede yer alır. 

Urfa’ya haz bir disiplin içinde ustalar tarafından sunulan müzik ise sıra gecesinin esasını oluşturmaz, bu tür müzik özel musiki topluluğunda icra edilir. Burada özellikle hafızlar ve onlara yakın arkadaşları zakirler gibi usta sesler ile usta saz icralarından oluşan kişiler müzik yaparlar, onların dışındakiler ise sükûnet içinde ve büyük bir saygı ile bunları dinlerler. Bu mecliste şarkı ve türküler topluca (çifte), gazeller ve hoyratlar ise solo (tek) okunur. Eskiden musiki bir fasıl tertibinde yapılırdı. Fasıl genellikle “urfa” ya da “rast” makamında yapılan bir taksimle başlar, sırasıyla ağır şarkı ve türküler, gazel ve aralara serpiştirilmiş oynak şarkı, türkü ve hoyratlarla devam eder, sonunda bir saz eseriyle sona ererdi. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumunuzu bırakın

Urfa ve müzik

     Urfa Halk Müziği, ezgi yapısı, söz zenginliği, eser sayısı, kaliteli ve sistemli icrası ile Türk Halk Müziği içinde s...